1 Mayıs 2012 Salı

Üzüldüm, kimseye söylemedim.



Zırdapoz'un sevgilisi -Tombul yanak diyelim ona- facebook'unu açmış Zırtapozla fotoğraflarını koymak için.
Fotoğrafları bi gördüm o kadar güzel ki ve çok yakışıyorlar.
Evet bunu söylemek çok zor ama gerçekten yakışıyorlar.
Biz hiç yakışmıyorduk.
O çok yakışıklı.
Ben de yakışıklı çocuğun yanındaki armut kızı oynuyordum.
Neyse...
Staj da oturuyorken arkadaşlara size tombul yanağı göstereyim dedim.
Girdik kızın profiline, staj arkadaşımın dibi düştü, salyalarını biz toplayamadık.
Tombul yanak'a bayıldı.
"Çok yakışıyorlar yaa, kusura bakma ama senin bu kızın yanında pek şansın yok canım, hebele hübele" diye zırvaladı.
Üzüldüm tabi ki ama bi süre sonra geçti. Çünkü bunlar zaten benim kabullendiğim şeyler.
Fotoğraflarına bir kez daha baktım.
"Haklısın sanırım,gerçekten yakışıyorlar"
Kızın, yorumlarına kadar ezberlediğim bütün fotoğraflarına bir kez daha tarafsız bakıp hiç kabul edemediğim acı gerçeği de kabullenip, dillendirdim.
"Kız şişko falan değil, sadece yanakları toplu ve biraz beli kalın, bacakları çok düzgün, fiziği güzel, en önemlisi boyu uzun"
Beni üzen cümle staj arkadaşımın söylediği cümle değil, bu cümle oldu.
Kız benim koşsam da yetişemeyeceğim kadar açık arayla benden öndeydi.
Staj arkadaşım bana dönüp
"Helal olsun lan sana. Çocuktan hiç bir beklentin yok. Yaptıklarına rağmen hala onu seviyorsun. Yalnızca seviyorsun karşılık beklemeden. İşte bunu gerçekten taktir ediyorum" dedi.
Bunu kendimi yüceltmek için söylemiyorum.
Gerçekten karşılık beklemiyorsam -ki ben bi gelsin sarılsın istiyorum-, o aşkın büyüklüğü tartışılmazdı.
Dünden geriye aklımda yer eden tek şey ise;
Ekranda ikisinin fotoğrafı;
Zırtapoz tombul yanağın omzuna yatmış, GÜLÜMSÜYOR.