26 Temmuz 2011 Salı

2 Yeni Mesaj Alındı :)


Sabah uyanıyorum telefonumda 2 mesaj alındı yazıyor.
Bana mesaj atan olmaz kii.
Daha dün gece sms'm bitti ve kalan sms sayım 9645'di.
Mesajlar gece 3'de atılmış.
Beni düşünmüş gece öyle söylüyor. Mesaj atmadan uymak istememiş.
2 kere okudum mesajı.
Yaşamadığım şeyleri yaşıyorum.
Bırakın gecenin 3'ünde 5'inde "seni düşünüyorum uyuyamadım" mesajı atmasını, gündüz boş vaktinde mesaj atmasına bile razı olduğum insanlar oldu hayatımda. Hayvanımsı herifler oldu.
Çok mutlu oldum. Böyle yapınca yakınlaşıyorum çocuğa.

Geçen gün konuşuyoruz "fabrikaya hırsız girdi yea" dedi anlattı.
Ah vah falan dedikten sonra merak ettim "okuduğun bölümle ilgili bi fabrika mı ?"dedim
 "Yok ben bankacılık okudum fabrika bizim" deyince bi öksürük bi gıcık bi yakınlaşma.
Tabi ki paranın bi önemi yok;  mühim olan miktarı :P
Ay yok şaka yapıyorum.
Çocuğa karşı hala bi şey hissetmiyorum.
Lanet duygularım tembelliğe fena alışmışlar, çalışmak istemiyorlar.

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Hahaayytt !




Havalar..
Hava. Sıcak. Çok sıcak.
Buz gibi suyumu içip yazıma başlıyorum.
Öhhööm.
Eveet.
Az önce dışarıdaydım. Annem ablam ben ablamın tercihleri için dershanesine gittik.
Neyse konu bu değil tabi. Eve geldim internete gireyim dedim.
Bi baktım gelen kutusu (1).
Ao O.o) ?
Bi açtım upuzun mesaj.
Okudum. Bir kaç haftadır tanıdığım bi çocuk vardı ondanmış.
Bana karşı hissettiklerini yazmış. Benden hoşlanıyormuş.
Çocuk ne paylaşsam beğenip yorum yapıyordu sürekli konuşmaya çalışıyordu benden hoşlanmaya başladığını düşünmüştüm ama "yook cağnım bana öyle geliyoo yeea" diye bastırıyordum bu düşünceyi.
Mesajı okuyunca dondum kaldım.
Teklif falan değil. Sadece bana karşı hissettiklerini yazmış.
Uzun zamandır kimseyle çıkmadığım ve hayatımda hiç bu şekilde bana açılan birisi olmadığı için ne diyeceğimi bilemedim. Ve ona karşı şuan bir şeyler hissetmediğimi. Henüz bir kaç haftadır tanıştığımızı vurgulayan bi kaç söz zırvaladım yolladım.
Böyle işte. Sonunda benim varlığımı fark eden bi karşı cins çıktı :P
Neyse şimdilik sevgili olmayı falan düşünmüyorum, bakalım zaman ne gösterecekk :)

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Oyuncu Olmak İstiYOM ben yea !

Düşünüyorum da tam bi asosyalım.
Şöyle bi tiyatro kursu dans kursu vs bi yerlere yazılıp azıcık sosyalleşsem diyorum tabi buna şu an imkan yok.
Annem tek başına bizim ufaklığa bakamaz. Ona yardımcı olmam lazım.
Küçüklüğümden beri hep tiyatroya karşı bi ilgim vardır.
Hani izlemeyi falan pek sevmem ama oynamayı severim.
İlkokuldayken belirli gün ve haftaların vazgeçilmez yüzü bendim.
Açıkçası yeteneğim olduğunu da düşünüyorum, çevremden de bu tarz yorumlar alıyorum.
Bak şimdi böyle anlatınca gitme isteğim arttı.
Bu kış bi şeyler yapayım ben.
Bunu iyice, ciddi ciddi düşünmeye başladım.
Lise de olmazsa bile üni'de kesin yani, kesiin ! :)

17 Temmuz 2011 Pazar

başlıkyazmasamsorunolurmuağbi?


Yazmak istiyorum ben ama yazmıyorum, yazamıyorum !
Yalnızım diye zırvalamaktan bıktım, sizde eminim dinlemekten bıktınız.
O kadar sıradan bi hayatım var ki bunu eğlenceli bi dille yazıya dökemiyorum.
Ah bi sevgilim olsun ben o zaman ballandıra ballandıra nasıl anlatıyorum, görürsünüz.

14 Temmuz 2011 Perşembe

Bu Benim Fikrim !



-Sanıyorum ki- kimse bundan sonra beni kolay kolay evlilik fikrine alıştırmaz.
O güzel görünen gelinlikler, mükemmel düğünler, sevdiğin adamın yanında uyanma fikri, her zaman onunla birlikte olma...
Bunlar bile kandıramaz gibi geliyor.
Hele ki bi çocuğum olmasını hiç istemiyorum.
Biliyorum fikirlerim değişecek.
Ama anlık durum budur yani.
"N'oldu yahu ?" diyorsunuzdur hemen açıklayayım.
Bilindiği üzere kardeşim olduğu gibi evin bütün yükü bende.
Dışarı çıkıp gezip tozma diye bi olayım kalmadı.
Eve gelip giden misafirler bitmiyor.
Gelsinler tabi ki misafiri severim ben ama (!)
Gelmeden önce temizlik yapılıyor.
İkram etmek için bir şeyler hazırlanıyor,
Servis yapıyorum,
Misafir gittikten sonra  tekrar temizlik bulaşık bilmem ne.
Sonra annemin doğumdan sonra ölü gibi olduğunu gördüm.
Emzirirken göğüs yaraları yüzünden çektiği acıları gördüm.
Bebeğin bütün gece zırıldaması cabası.
Soğudum yani.
Evlilik falan istemiyorum ben.
Aşık mı oldum birine, çok mu sevdik birbirimizi evliliğe ne gerek var.
Bazen ben ona kalmaya giderim bazen o bana gelir.
Çocuk isterse de -ki niye istesin istemez- o zaman evlenir alırız bi tane.
Evlenmemin de şartları olur.
Çocuk yapmam, alınacak.
Hizmetçi tutulsun. O tutmazsa bende tutarım sorun değil.
Ben onu sıkmam o da beni sıkmasın öyle yuvarlanıp gidelim.
Ohh miss.

Aslında fark ettim de şu yaşlar en güzel yaşlarımız.
Sevgili olmak çok güzel, evlilik kaka.

10 Temmuz 2011 Pazar

Biz hep yalnız kaldık..



Hepimiz hoşlandık birilerinden, sevdik, aşık olduk birisine, birilerine.
Ama karşılıklı ama karşılıksız yaşadık bunları.
Hep karşılık beklesek de aslında en tatlısı karşılıksız olandı bizim için.
Kendimize itiraf edemesek de durum buydu.
Yoksa ne diye elimizde olandan vazgeçip bizi istemeyene açalım ki kalbimizi ?
Niye uzakta olana uzatalım ki elimizi ?


Uzak da olana, ulaşılmaz olana mundar demeyi öğrenmeliydik belki ama öğrenemedik.
Onu sevdik en çok,
Onu istedik en çok.
Canımızı yakmasını sevdik, acıyı sevdik.
Mazoşistlik vardı belki de birazcık hepimizde.
Kabul edemesek de bu durumu sevdik, mazoşistliği sevdik.
Onun yaşattığı acıyı sevdik.
Bekledik. Hep, birlikte olacağımız günü bekledik.
Her yeni güne bu umutla uyandık.
Zaman geçti çektiğimiz acıları da, o acıları çektiren kişiyi de unuttuk.
Herkesi, her şeyi, geçmişi, yaşadıklarımızı unuttuk.
Aynı acıyı; farklı kişilere duyduğumuz, aynı duygular yüzünden yaşadık.
Bittik, tükendik, yitirdik, kaybettik acıya dayanır hale geldik.
ama sonunda hep yalnız kaldık.
Tükenen umutlar yüzünden.
Zamana bırakılan aşklar yüzünden.
Biz hep yalnız kaldık..

9 Temmuz 2011 Cumartesi

İlk mim :)

sevgili MEFISTO beni mimlemiş :)
Ben çok terbiyesiz bi kızım, mimi gördüm fakat hemen cevap yaz(a)madım :(
Daha önce de söylediğim gibi evde bütün işler bana baktığı için doğru düzgün internete giremiyorum.
Çok çok özür dileyerek hemen mimin konusunu söylüyorum :
"evinde yangın çıksa ve tek bir eşya kurtarmak zorunda kalsan neyi kurtarırsın ?"
Hıııımmmm....
Yangın çıksaaaa ayy çok korkarım ben öyle yangından depremden falan  :S
Öhhöm neyse konuyu dağıtmayayım.


Evde yangın çıksa ben direk makyaj malzemelerime koşarım gibi geliyor.
Makyajsız bakkala bile gitmem, Kübra çook acil koşş koşş deseler ben 5 dk'da yüzüme ne sürebiliyorsam sürer öyle giderim.

Yangın anında da bu yüzden koşacağım ilk şey makyaj malzemeleridir.
Belki kıyafet dolabıma bile koşabilirim.

Lakin şu sıra bi yangın çıksa eşyadan önce kardeşime koşarım.
Şu an o benim en kıymetlim :)
 Kısa bir yazı oldu umarım öz de olmuştur :)

Bu yazıyı okuyan herkesi mimliyorum.
Okuyan yazsın :)

7 Temmuz 2011 Perşembe

Ev Hanımlığı Ne Zor, Ne Berbat Bir Şeymiş Yahu.

Blog ah blog.
Yazamıyorum ne zamandır.
Zaten çok sık girip yazmıyordum ama en yazından takip ettiğim okuduğum insanlar vardı.
Şimdi onları okumaya bile fırsat bulamıyorum.
He bu arada annem iyi, çok iyi :)
Böyle yoğunum gibisinden konuştum ama öyle havalı bi yoğunluk değil bu.
Bu yaşımda abla oldum demiştim geçen yazıda.
Cık abla değil anne oldum, ev hanımı oldum.

Annem sürekli kardeşimle ilgilenmek zorunda ve zor bi doğumdan çıktığı için ona iş yaptırmaya kıyamıyorum.
Ablamda çalışmaya başladı.
Anlayacağınız bütün ev işleri bana kaldı.
Öğlen 12'e kadar uyuyorum.
Sonra kalkıp kahvaltı yapıyorum.
Onun bulaşığını yıka evi süpür, sil, toz al derken akşam yemeği vakti geliyor.
Neyse ki yemeği genelde annem yapıyor o arada bende bebişle ilgileniyorum.
Sonra yemek yeniyor bulaşık yıkıyorum.
Hoop Çay.
Her akşam çay mı içilir yahu.
Biz içiyoruz.
Onun bulaşığı derken ben ölüp bitiyorum.
Bi de arada gelen misafirler, annemin süt olsun diye yediği meyveler, içtiği sular var onlardan bahsetmiyorum bile !
Ölüyorum bitiyorum. Sonra da yatıp uyuyorum.
Dün bulaşık makinasını kullanayım dedim.
Yediğimiz gibi hop makinaya doldurmaya başladım annem atladı. Önce onları sudan geçirecekmişiz.
He oldu canım, yıkarım daha iyi dedim ve giriştim yine bulaşığa.
Almayalım o zaman makina.
Sudan geçirip tertemiz dolduruyorum makinaya çalıştırıyorum sonra 'sen ne yaptın ki makina yıkadı' oluyor.
Hiç bi şey göründüğü gibi değil millet.
Özellikle beylere sesleniyorum.
Kadın olmak zor-muş- çokk zor-muş- !

1 Temmuz 2011 Cuma

Şu Yaşımda Abla Oldum.

Evet abla oldum dün gece yani bir kardeşim oldu.
Aramızda ki yaş farkı 17.
Aslında doğum tarihini doktor 27 haziran olarak belirlemişti fakat bizim ufaklık gelmemekte ısrarlıymış.
Perşembeye kadar bekle olmazsa suni sancı vererek normal doğum yaptıracağım demiş.
Annemin yaşı 39 olduğu için normal doğumun onun için daha iyi olacağını düşünüyor.
Sabah 08.30'da hastaneye gitti. 10'da suni sancıyı vermeye başlamışlar gece saat 11'e kadar suni sancı vermişler.
Sonra bi ara annemlerin bağlı olduğu makine ötmeye başlamış, çocuğun kalbi durmuş annem de 13 saat aldığı suni sancı yüzünden berbat durumda olduğu için 'normal doğum falan istemiyorum sezeryana alın' demiş doktorda almış 23.15'de bizim ufaklık zorla dünyaya getirilmiş :)
Biz de ablamla evdeydik babam arayıp haber verince hemen hastaneye gittik.
Bebek o kadar tatlı ki !
Normalde yeni doğan bebekleri 1-2 ay pek sevemem. Kıpkırmızı çirkin bi şey oluyorlar :)
Sonra annemi doğru döndüm o kadar berbat durumdaydı ki. Sanki ölecek gibi yatıyordu.
Hareket edemiyor, sesi değişmiş, gözleri kıpkırmızı olmuş, çektiği sancılar yüzünden çok canı yanmış, o kadar sancıyı çekmesine rağmen normal değil sezeryanla doğum yapmış.
Onu hiç böyle görmemiştim.
Elimi sıkıyor ağlıyor.
Bakamadım yüzüne ağlarken görsün istemedim.
Onu öyle görünce bebekten de nefret ettim bi an.
Onun yüzünden oldu diye sonra düşündüm onun ne suçu var küçücük bebek.
Daha sonra ablamla biz tekrar eve geldik.
Onun bu gün iş görüşmesi olduğu için yattı uyudu.
Ben bütün gece uyuyamadım.
Ağladım durdum.
Annemi böyle görmek istemiyorum.
Umarım çabucak iyileşir..