31 Aralık 2011 Cumartesi

11 Aralıktan bu yana 2 kez daha falcıya gittim biri Zırtapoz için dönmeyecek dedi diğeri yılbaşında dönecek barışacaksınız dedi.
Geçen cumartesi zırtapozun hastanede yattığını duydum dayanamadım aradım.
Geçmiş olsun, neyin var deyip kapattım.
Aradan 2 gün geçti mesaj attı.
"Teşekkürler aradığın için, sesinin duymanın iyi geleceğini tahmin etmezdim doğrusu" dedi.
Ay bende bir mutluluk.
Aldığım en güzel iltifat, duyduğum en güzel cümle bu.
"Rica ederim" dedim uzatmadım.
Sonra aradan 2 gün daha geçti yine mesaj.
Yılbaşında benimle falanca yere gelir misin beraber olalım diyor.
Ay kalbime inecekti.
ık mık dedim, azıcık naz yaptım, sonra peki gelirim dedim.
Bunu duyan arkadaşlarım deyim yerindeyse -ki bence gayet yerinde- ağzıma sıçtılar.
Ama ben kararlıyım gidicem.
Sonra dün gece oturdum 2 saat düşündüm.
Evet abartısız odama kapandım 2 saat düşündüm.
Ne yapıyorum ben bu çocuk beni aldattı,
barışsak tekrar sevgili olsak yine bitecek ve ben ayrılığın ilk günlerini tekrar yaşayacağım.
Ayrıca yaptığı onca şeyden sonra onu hemen affetmem saçmalık,
ben bu kadar gurursuz olamam dedim ve Zırtapoza mesaj attım.
Ben gelemeyeceğim, seninle görüşmek istemiyorum, sana hala kızgınım, arkadaş kalmak istemiyorum, bundan sonra merhaba merhaba daha fazlasını yapamıcam falan dedim.
Ne dese beğenirsiniz 'Daha fazlasını istediğimi sanımıyorum bu nerden çıktı'


Yiğitliğe bok sürdürmüyor.
Yine uzatmadım 'Neyse sorun olmadığına sevindim' dedim.
Şimdi başka bir kızla gidiyor yılbaşını kutlamaya bende başka bir erkek arkadaşımla gideceğimi ortak arkadaşlar aracılığıyla duyurdum ona.
Verdiğim değeri hiç hak etmeyen Zırtapoza hala aşığım ama doğru olan ondan uzak durmam.

'Uzağındayken de canımı yakmayı başarıyorsun, sana çok yakın olduğumda da. Sana hayranım sevgilim '

11 Aralık 2011 Pazar

Fala inanmaaa !



"Fala inanma falsız da kalma" demiş atalarımız.
İyi demiş hoş demiş de ben inanıyorum, kapılıyorum büyüsüne :(

Geçenlerde ruh halim çok falcıydı.
Arkadaşımı ayarttım gittik.
Kahveden nefret ederim ama onu bir içişim vardı su gibi.
Şipşak kapattım, soğumasını bekledim, sıra bana geldi.
Ay bir heyecan bir korku.
En son bu duyguyu 7 yaşımda romatizma iğnesi olurken yaşamıştım.
Öhhöm neyse efenim kadın beni aldı odaya fincanı bir açtııı,
Amaan ya rebbiiiiiiim ! Kız neyi taktın bu kadar kafaya kim üzdü seni ! diye bağırdı.
Zırtapozu gördü, ay bu çocuk çok dengesizz dedi.
Zırtapozun en belirgin özelliği dengesizliği doğru söylüyor.
Bu çocuk seni çok üzmüş ama çok pişman döncek o sana,
sen de affetmem falan diyorsuuun ammmaa çocuğu görünce dayanamıyorsuun, affetcen bal gibi dedi.
Duruyor duruyor, bu çocukla tekrar birlikte görüyorum ben sizi diyor.
Bende bir mutluluk bir mutluluk, sanki zırtapoz bana tekrar dönmüş barışmışız gibi.
Allaaaam ya rebbim ağzın bal yesin emi kııız deyip boynuna atlayasım geldi falcı kadının da sakinliğimi hanımefendiliğimi bozmadım.
Kadın konuşuyor ben hala "ay dönecekmiş" diye düşünüp pişmiş kelle gibi sırıtıp kadının hiç bi dediğini takmıyorum.
Ben de nazar varmış, talip çokmuş, beğenen çokmuş vs vs diye egomu okşayacak sözler söylüyor ama benim hiiç umurumda değil.
Ben duymuşum duyacağımı, uçmuşum havalara, "bok gibisin sıfatın kıçıma dönmüş" dese yine moralimi bozamazdı yani.
Falcının etkisiyle bütün gün pişmiş kelle gibi gezdim ancak  yavaş yavaş etkisinden çıkıp gerçekle yüzleşiyorum.
Zırtapoz yok ve asla dönmeyecek.

2 Aralık 2011 Cuma

Karar aldım, seni sensiz yaşıyorum.



Zırtapoz sevgilisinden ayrılmış ama barışmaları yakındır.
Neyse..

Ona çok kızgın olduğumu düşünüyor.
Yakın arkadaşım olan Arı Maya'nın sevgilisi Tutkuluk Zırtapozun arkadaşı.
Geçen gün Arı maya, ben, Tutkuluk beraberdik.
Tutkuluk Zırtapoza söylemiş beraberdik senden konuştuk falan diye
Zırtapoz da arkasından küfür edip etmediğimi sormuş
Tutkuluk da 'etmedi' deyince şaşırmış.

Onu facebook'dan sildiğim ve telefonda 'senden nefret ediyorum' diye bağırdığım için
bu kez gerçekten kızdığımı düşünmüş herhalde şapşal
ama ben ona uzun süre kızgın kalamam ki :)

Ona hissettim şey aşk mı, alışkanlık mı bilmiyorum ama
Yaşadığım duygu her neyse,
Canımı ne kadar yakarsa yaksın,
Ne kadar üzülürsem üzüleyim,
Bu yaşattığı duyguyu seviyorum.

Emin olduğum tek duygu onu seviyorum.
Bi aşkla ya da değil ama seviyorum.

Benim olmasını da istemiyorum.
Asla dönmeyecek, dönse bile affetmeyeceğim ama
bu duyguyu yaşamaya devam edeceğim.
Onu sevmeye devam edeceğim.

Onu uzaktan izlemeyi seviyorum.
Uzun bi süre hayatıma birini dahil etmek istemiyorum.
Bu duyguyu doya doya yaşamak istiyorum.
Bu acıyı çekmek istiyorum.

Belki birine aşık olurum
bu engelenilcek bir şey değil ama aşık olmamak için bütün önlemleri alacağım.
Kimseyle tanışmayı düşünmüyorum.
Etrafa bakarak yürümem zaten ama artık hiç bakmıyorum.
Karşı cinsi yanıma yaklaştırmıyorum, yaklaşmıyorum.

Bakalım bu ne kadar devam edecek :)



27 Kasım 2011 Pazar

Seni anlattım yine.




Bitecek elbet.
Elbet bir sabah seni düşünmeden başlayacağım güne.
Seni unutmak, tamamen bitirmek; aylarımı hatta belki yıllarımı alacak bilmiyorum
ama dedim ya bitecek.
Sen içimde biteceksin.

Kalbime yakışmıyorsun.
Senin orada daha fazla yaşamanı istemiyorum.
Canımı her geçen gün biraz daha yakmanı istemiyorum.

Gözlerimin önünde o kızla yaşadığın aşk,
Her geçen gün beni senden uzaklaştırıyor.

Ben ayrıldığımızdan beri senin gelmediğin, sensiz geçirdiğim günleri sayıyorum.
3 gün,
5 gün,
10 gün ,
15 gün,
18 gün !
Evet sevgilim bu gün tam 18 gün oldu.
18 gün çok değil diyeceksin elbet haklısın belki de kendince.
Ancak bana yaşattıklarına bakınca 18 gün çok uzun bir zaman.
Çünkü yalnızca biz ayrılalı değil,
Sen ve o; sevgili olalı,
sen ve o; 'siz' olalı da 18 gün oldu.
Beni üzen de bu, beni içten içe öldüren de bu.
İşte bu yüzden 18 gün çok uzun bir zaman.

18 gündür yaşadığınız aşkı izliyorum.
Onun sana söylediği, senin ona söylediğin aşk sözlerini görüyorum haberlerinizi alıyorum oradan buradan.

Onu da özlüyormuşsun mesela görmeyince.
Evleriniz de yakınmış, okullarınızda.
Ailesi de seviyormuş seni.
Mutlusun ya işte ben bundan rahatsız oluyorum.

Evet doğru duydun mutlu olaman beni rahatsız ediyor.
Bensiz mutlu olman beni rahatsız ediyor.


Sana artık asla sarılamayacak olmanın düşüncesi beni bitirse de
Seni çok fazla özlesem de,
seni asla affetmeyeceğim.

Hoş sen zaten gelmeyeceksin ya neyse.

Bir gün sana "istersem senden vazgeçebilirim" dediğimde 
"ağlayan yine sen olursun, çok ağlatırım" demiştin gülüp geçmiştim.
İşte tam da o an seni ciddiye almalıymışım.

13 Kasım 2011 Pazar

Vazgeçtim Gibi Yaptım.


Duyduğum bi kaç şey yüzünden ondan ayrıldım.
Sormadım 'Bunları duydum n'oluyor' diye.
Çünkü gerçekten yoruldum.
Söylediği her şeye inanmaktan,
Haklıyken haksız duruma düşmem için her şeyi yapmasından yoruldum.

Dediğim gibi; ayrıldım.

Ertesi gün okuldan çıktığımda facebook profiline baktım bakalım n'yapmış diye.
Bir de ne göreyim ?
Bana arkadaşım dediği kızla ilişki yapmış.

Onlar sevgili olmuş.
Ayrılığımızın üstünden 1 gün bile geçmeden.

Yol boyunca ağladım.
Eve yaklaşınca dayanamadım aradım.
Telefonu açınca "kimsin ?" dedi
Numaramı silmiş !

Dün yaptığından sonra hak etin diyor.
Ondan ayrılmam suçmuş gibi gösteriyor.

Ondan nefret ettiğimi söyledim, lanet olsun ki ağlayarak.
Ağlamamam lazımdı yapamadım.
Sonra konuşmasına izin vermeden kapattım.
Mesaj attı.

Ona yargısız infaz yapmışım.
Dinlemeden ayrılmışım.
Elinden hiç bir şey gelmemiş.
Gidene gitme diyemezmiş.
Sıralamış yine.

Ağladım ağladım.
Sinirden koca gece titredim.
Mesaj attım, cevap vermedi yine attım.

Ve bu gün karşılaştık.
Konuşmadım.
Konuşayım diye baktı, bekledi, konuşmadım.

İçim gitti.
Boynuna atlayıp Seni Seviyorum diyesim geldi tuttum.
İyi de yaptım.

Artık Zırtapoz Yok !

4 Kasım 2011 Cuma

"Vazgeçebilirim" süsü verdim.



Olmaz.
Tekrar olmaz.
Beni artık istemiyor derken
Pazar gecesi tekrar birlikte olmak istediğini söyledi.
Bir adım atsa koşarım demiştim.
Aynen öyle yaptım.
4. şansı verdim bize.

Onu sevdiğimden emin.
Onu bırakamayacağımı çok iyi biliyor.
Etrafıma çok fazla erkeği yaklaştırmamam, yalnızca ona ait olmam hoşuna gidiyor.


Beni sevdiğine emin değilim.
Beni her an bırakır korkusu yaşadığımdan hiç bir şeyine karışamıyorum.
Etrafında bir sürü kız var ve dolayısıyla yalnızca bana ait değil.

Durum buydu.
Değişmesi gerekiyordu.
Ondan vazgeçebileceğimi öğrenmesi ve
Onun etrafındaki kızlardan onu nasıl kıskandığımı, beni nasıl kırdığını anlaması lazımdı.

Bunu başardım sanırım.
Nasıl mı ?

Dün gece buluşacaktık ama işi çıktığı için buluşamadık.
Bende kızdım ve ilk defa kızgınlığımı dile getirdim ve işim olduğunu konuşmak istemediğimi söyledim.
Hiç tepki vermedi, kendini affettirmeye çalışmadı.
Ben de ilk okuldan çok samimi olduğum 1 senedir görüşemediğim,
uzun zamandır görüşelim diye ısrar eden erkek arkadaşımı arayıp işin yoksa buluşalım dedim.
O da kabul etti. Buluştuk.
Zırtapoz işim olduğunu düşündüğü için mesaj atmıyor.
Akşam saat 7'den  11'e kadar ne ben mesaj attım ne de zırtapoz.
4 saat boyunca ilkokul arkadaşımla takıldım.
11'de mesaj atıp işim bitti konuşabiliriz dedim.
Ne işim olduğunu sordu söyledim.
Şaşırdı, kızdı.
Yanımda bir erkekle takılıp 4 saat mesaj atmamam onu deli etti.
Çünkü ben sadığım.
Çünkü Kübra yalnızca ona ait.
İşin içine bir erkek girmesi, etrafımda bir erkek olması onu tedirgin etti.

İstediğim oldu.
Artık benimde ona tepki göstereceğimi.
İstediğimde etrafımda bir erkeğin olmasına izin vereceğimi
Davranışlarına biraz daha dikkat etmesi gerektiğini anladı.

Bende artık "ya ayrılırsa" korkumdan kurtuldum.
Aramız hala birazcık bozuk.
Umarım düzelir.

30 Ekim 2011 Pazar

Onu istiyorum.



Gitmesen hiç keşke.
Kalsan yanımda, yanıbaşımda.

Özlediğimde "falanca yerdeyim geel" diye mesaj atsam, sen de '5 dakikaya ordayım sevgilim' desen yine.
Buluşsak, sarılsam.

Kızdırsan yine, kolunu cimciklesem.
Affettirmek için kendini masum masum baksan,
Bende dayanamayıp "gel buraya şapsal" deyip, öpsem.

Yanından ayrılırken ben sarılmak için yaklaştığımda sen öpsen öyle uzun uzun,
en kalabalık caddede kimse yokmuş gibi.
İnsanların cık cık'lama sesine, ayıplamalarına aldırmadan, yalnızca ikimiz varmışız gibi.
Soyutlayarak kendimizi toplumdan yada toplumu dışlayarak

Ne bileyim.
Seni özlemek bir yana,
Seninle yaşadıklarımı özlüyorum sanki.
Bilmiyorum dedim ya.

Öyle ya da böyle.
Yanımda ol istiyorum be adam.
Yalnızca yanımda ol istiyorum.
Onu bile beceremiyorsun.

29 Ekim 2011 Cumartesi

Bana neler oluyor ?



Yazamıyorum uzun zamandır.
Olan biteni buraya yazmak onları tekrar yaşamak gibi ve bu gerçekten zor.

Konu yine Zırtapoz.
Ayrılığımızdan sonra bi alışveriş merkezinde karşılaştık.
İyi oldu, tekrar konuşmaya başladık ve yine barışmak istedi.
Ona 3. kez şans verdim.
Hem de hiç tereddüt etmeden, hiç "azıcık naz yapayım" demeden.

Hak etti mi peki ? Hayır.
Bir sürü hatası oldu affettim.
Bitmesin, gitmesin, ayrılmayalım diye.

Arkadaşlarımın hepsi aptal olduğumu.
Bir daha ki hatasında ayrılmamı ve biraz burnunun sürtmesi gerektiğini söylediler.
Ama sen ayrılamazsın diye de eklediler.
Düşündüm, haklılar.

Son yaptığı hatada zor oldu ama ayrıldım.
Evet, yapamazsın dediler yaptım.
Ama sonra ?
Daha yarım saat geçmeden üstünden onu sevdiğimi, ayrılmayı beceremeyeceğimi, onu asla bırakamayacağımı söyledim.
Barıştık.
Ertesi gün bir mesaj.
Yine sıralanmış bahaneleri, ayrılmak istiyor.
Bitti. Bittik.

Meğer benim ayrılmam ağır gelmiş beyefendiye.
Arkadaşlarına 'Ayrıldı, tıpış tıpış geri döndü ben bastım tekmeyi' diye gururla anlatıyormuş.

Ben ise bu adam için hiç yapmadığım şeyleri yaptım.
Gururun amına koydum.
Kızgınım, kırgınım.
Çok fazla hem de çook !

Tabi bunların yanında ona duyduğum sevgi var;
Kızgınlığı, kırgınlığı silip süpürüyor.

Akıllandım mı peki ?

Şimdi "Özledim" dese,
K O Ş A R I M !

30 Eylül 2011 Cuma

Nasıl bir dönem bu AYRILIK ?



Siz onunla buluşacağınız günü beklerken o ansızın ayrılmak istediğini söyler.
Yapacak hiç bir şeyiniz yok.
Ayrılık, kaçınılmaz.
İkinizin kararı ve isteğiyle başlayan ilişki, tek tarafın vazgeçmesiyle biter.
Evet, bu kesinlikle adil değil !
Fakat itiraz etmek gereksiz çaba.
Ayrılık bu.
Ya kabul edeceksiniz ya da kabul edeceksiniz !

O artık yoktur.
Ve siz eskisi kadar mutlu olduğunuzu kanıtlamak için sürekli gülümsersiniz.
Çünkü insanlara göre mutluluğun en somut göstergesidir gülümsemeler.
Peki gerçekten mutlu musun ?
İnan bu kimsenin umurunda değil, gülümsemeye devam et.

Hareketli şarkılar yerini daha ağır şarkılara bırakır.
Zaten şarkı ne kadar hareketli olursa olsun sen hep durgunsundur.

Gün içinde dalıp gitmelerin artmıştır.
Anlatılanları duyarsın ama anlamazsın.
İnsanlara bakarsın ama görmezsin.
Eskiden yapmaktan zevk aldığın şeyler artık tat vermez.

Zaman geçer, siz onun yokluğuna alışmaya
Ve aynı zamanda onun tekrar döneceğine olan umudunuzu yitirmeye başlarsınız.
Onun 'Günaydın' mesajı olmadan uyanmayı,
Ve yine onun 'İyi geceler' mesajı olmadan uyumayı öğrenmişsinizdir artık.

"Evet, her şey yavaş yavaş normale dönüyor"
"Onu iyiden iyiye unutuyorum" derken.
Sokak, cadde, alışveriş merkezi.. vs bir yerde o karşınıza çıkar.
Onca şeyden sonra;
Sarılarak yürüdüğünüz,
Gözlerinin içine bakarak konuştuğunuz,
Nefesini dudaklarınızda hatta içinizde hissettiğiniz o adam, tam karşınızda !

Ama şimdi,
Ne sarılabileceksiniz sıkı sıkı,
Ne gözlerinin içine aşkla bakıp konuşabiliceksiniz,
Ne de nefesini hissedebileceksiniz içinizde.
Hiç birini, hiç birini yapamayacaksınız.

Soğuk bir merhaba,
Gereksiz bir 'Nasılsın ?'
Ve en ufak doğruluk payı olmayan,
bi o kadar masum gözüken bir yalanı tekrarlayacaksınız birbirinize herkes gibi,
'Görüşürüz' . . .

24 Eylül 2011 Cumartesi

Sana söyleyemediklerim.

Seninle, benimle, biten ilişkimizle ilgili yazacak anlatacak o kadar çok şey var ki
nereden başlasam bilemiyorum.

Mesela haftanın 5 günü her sabah binmek zorunda olduğum bir otobüs var.
Seninle ilk buluştuğumuz avm, öpüştüğümüz kaldırım, benim sana şebeklik yaptığım yollar, 
"sevgilim olur musun" diye bağırdığın cadde, 
seninle buluşmak için bi taraftan parfüm sıkıp bi taraftan koşturduğum sokak, 
kısacası seninle hatırası olan ve seninle adım attığım neresi varsa hepsinden geçiyor.
Hiç birini atlamıyor, hepsinden evet! hepsinden geçiyor bu lanet otobüs.
Ben her sabah bu işkenceyi yaşıyorum.
Unutmak isterken her sabah hepsini sırayla hatırlıyorum.

Haftanın 3 günü staja gittiğim hastane mesela, 
böyle penceresinden bakınca oturduğun semti görüyorum.

Geceleri mesela uyuyamıyorum.
Müzik dinleyip seni düşünmeye başladığımı fark ediyorum.
Engel olmuyorum, seni düşünmeyi çok seviyorum.

Mesajların mesela.
Evet tabi ki silmedim.
Okuyorum tekrar tekrar hepsini.
"Özledim" demişsin sen de,
"Sesini, gülüşünü, sarılmanı"  . . .

Bazen rüyamda sana uzun uzun böyle duygusal mesajlar atıp pişman olduğumu görüyorum mesela.
Rüya da değil, yaşıyorum sanki.
Sonra uyanıyorum ve sana mesaj atmaya seni aramaya cesaretim olmadığını fark ediyorum.

Bazen yorgun olduğum için yatağıma uzanıyorum.
Seni düşünmeye ve ardından ağlamaya başlıyorum.
Duyulmasın diye hızlıca banyoya gidiyorum daha fazla ağlıyorum.
Çok fazla ağlıyorum.
Sonra susup "her şey çok normal ben iyiyim" diye dolaşıyorum.

Kısa sürede sana bu kadar alıştığım için kendime çok kızıyorum.

Ve bunları sana belli etmemek için çok çabalıyorum.

Sevgilimmm.
Sana sarıldığımda hissettiğim o şeftali kokulu duyguyu çok özledim.


20 Eylül 2011 Salı

Burada Bir Hemşire Var.


Evet stajyer de olsa hemşireyim.
Bu gün hastanede ilk günümdü.

Onkoloji hastanesindeyim.
Evet etrafım kanserli insanlarla dolu.

O insanlar o kadar kötü haldeler ki ama bi o kadar da pozitifler.

Bir hasta öldü ölecek yatakta zor hareket ediyor bize dönmüş mutlu mutlu
"Ben iyiyim bugün daha iyiyim, çok iyiyim." diyor.

Kendime öyle kızdım ki.
Bardağın dolu tarafı denilen olay da,
bu insanların bardaklarında yalnızca damlalar var ve buna rağmen bu bardak dolu diyebiliyorlar.
O damlacıkları yok saymıyorlar.

Ama bizim bardağımız da damlalar eksilse yalnızca o eksik olan damlalara kitleniyoruz.
Dolu taraf umurumuzda bile olmuyor.

Ve son olarak şunu söylemeliyim ki
sağlık cidden her şeyden ama her şeyden önemli.

Hepiniz çok sağlıklı kalın :)

18 Eylül 2011 Pazar

B İ T T İ .



Evet bitti.
Bu kez gerçekten bitti.
Gece ayrıldık, ayrıldı.

Bütün gün konuştuk.
Aslında hiç söylemediği kadar güzel şeyler söyledi tüm gün ama bi soğukluk vardı.
Yani hissettim ama kuruntu yapıyorum herhalde yine dedim bastırdım bu düşüncemi.
Ortada bitmesi için hiç bir neden yok, biz mutluyuz dedim.


Ayrılık, hava gibi. Göremediğin için yok demek istiyorsun ama diğer taraftan hissediyorsun.
Ve elinden gelen tek şey beklemek oluyor.

Ben de bekledim.
Ona her zaman ki gibi davranmaya devam ettim.

Hastaydı. Gündüz işlerim olduğu için çok ilgilenemedim gece mesaj atacaktım bi baktım mesaj geldi.
Açtım.
Uzundu.
Mesaj uzun.
Uzun olduğunu fark edince okumadan çıktım.

Normal de uzun mesaj yazmayız. Hele ki durup dururken hiç !.

Kötü bi şeyler olduğunu sezdim
Önce yatağıma gidip oturacağım ve hazır olunca okuyacağım dedim.


Hazırım dedim ve başladım okumaya.
Aradığı ilişki bu değilmiş. Ben çok eğlenceli muhteşem bir kızmışım ama onunla başa çıkamazmışım.
Üzülürmüşüm. Üzmek istemiyormuş.

"Ben muhteşem bi kızım, peki öyleyse sen muhteşem bi kızla neden birlikte olmak istemiyorsun ?" derler insana değil mi ?
Salak değilim, tabi ki farkındayım bunlar yalnızca bahane.
Ayrılmak için hepimizin kullandığı sıradan bahaneler.

Onayladım.
Biz, dedim sevgili olamadık haklısın.

"Kırmak istemedim, doğru yapmışımdır umarım" dedi.
"Evet gerizekalı tam olarak böyle bitiriliyor ilişki" demek istedim ama lanet olası gurur var tabi
"Kırılacak kadar bağlanmadık henüz. Olmuyorsa olmuyordur" dedim.
Sanki ben de dünden razıymışım gibi davrandım.
Cevap vermedi.

İlişkimiz kısa olabilir ama biz güzel şeyler yaşadık.

Beni öptüğünde;
"Kalbin o kadar hızlı atıyor ki öpmeye korkuyorum seni " dedi.
"Elimde değil" dedim
"Hayır şikayetçi değilim, bu şekilde çok masum ve o kadar tatlısın ki" dedi.
Mutlu oldum, inandım.

11 gün süren bir ilişkinin bitişi acıtmamalı elbet ama bizim ilişkimiz o kadar güzeldi ki,
ben ona çok alıştım.

En büyük üzüntüm, son kez buluşmadan ilişkimizin bitmesi.
Onu çok özledim.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Azıcık aptal olabilirim, haklısınız.

"Sana şu an çook aşık olduğumu ya da seni deliler gibi sevdiğimi söyleyemem" dedim
"Haklısın" dedi.
Durmadım bir de üstüne;
"Düzgün, güzel, uzun bir ilişkimiz olacağına inanmıyorum" dedim.
Sinirlendi haliyle.
"Böyle düşünüyorsan neden başladın bitirelim" dedi.
Haklı.
Oysa ben, beni bu düşünceden kurtarmasını ve "hayır güzel bi ilişkimiz olacak" cümlesini duymak istedim.
Çünkü; APTALIM.

Konuştuk öyle dolu dolu isteyerek bitsin demedi.
"Son kez soruyorum bitti mi ?" dedim.
Cevap beklerken düşündüm lafı dolandırırsa o da bitirmek istemiyor diye öyle de oldu.
"Sen böyle istiyorsun ben kimseyi hayatımda zorla tutmadım tutmayacağım da istediğin gibi olsun bitsin" dedi.
O da bitsin istemiyor belli ama inatçı.
Sustum.

Bütün gün hiç konuşmadık.
Arkadaşlarım benim suçlu olduğumu özür dilemem gerektiğini söylediler.
Yapmadım.
Böyle şeylere çok inanmam ama gece tam 00:00'da mesaj attı :)
"Ben pişmanım affedebilecek misin ?" diye.
Çok şaşırdım.
Zırtapoz asla özür dilemez, pişmanım demez.
Suçlu olan benim üstelik ama o kendini suçluyor, ilginç.

Sana, kısa zamanda olabileceğinden daha fazla alıştım dedim.
Biraz konuştuk ve bir daha ufacık şeylerden dolayı hemen ayrılmayacağımıza söz verip barıştık.

O hala benim yanında çok mutlu, sarılınca çok huzurlu olduğum sevgilimm :)


11 Eylül 2011 Pazar

Doya Doya !


Zırtapoz.
Benim sevgilim.
Onunla vakit geçirmek güzel.

Ben hiç bir sevgilimle 2. kez buluşmadım.
Çünkü o kadar uzun ilişkim olmadı.
En uzun ilişkim bir ay sürdü ama sevgilim var demek içindi.
Ergenlik döneminin etkisinin yoğun olduğu zamanlardı.
19 ay yalnızlığımın ardından biraz mantıklı, biraz saçma bi karar verip biriyle sevgili oldum.
Neyse,
Söyleyeceğim şu ki Zırtapozla 2. kez buluştuk.
Cuma akşamı.


Zafer plazaya girdik oturduk.
Böyle tatlı tatlı bakıyordu.
Gel dedim öpmek istiyorum seni.
İlk kez ben öptüm onu.

Normalde öyle ölçüp biçerim ki.
İlk takıntısı olan bi insanım.
İlk o öpücek
ilk o buluşalım diyecek,
İlk o mesaj atacak,
İlk o sarılacak
Bir sürü saçma şey.

İçimden dedim ki
Canın öpmek istiyorsa öp,
Özlediysen buluşalım de,
Konuşmak istiyorsan mesaj at veya ara,
Sarılmak istiyorsan sarıl.
Çünkü; aşk kuralları sevmiyor.


Zırtapoz'la uzuun bir ilişkim olmayacak bu çok açık.
Bunu artık kabul ettim.
Bu yüzden onunla yaşayabildiğim her şeyi yaşamak istiyorum.
Arkamda keşke bırakmak istemiyorum.


Önemli olan ilişkinin süresi değil, içine sığdırabildiklerimiz.
Değil mi ?

6 Eylül 2011 Salı

Bim bam bom benim de artık bir sevgilim varr :)



Evveut. Yanlış okumadınız. Benim de artık bir sevgilim varr !
Zırtapozla sevgili olduk :)
Durun durun başından anlatacağım. 50 kişiye anlattım ama bıkmadım bıkmayacağım :)
Dün gece saat 20:30 gibi Zırtapozla buluştuk.
Benim bir çenem açıldı bir çenem açıldı. Sürekli konuştum.
Buluşmak için sözleştiğimiz yere giderken kendi kendime "utanıp sıkılıp ezik büzük durmak yok falancafilanca" diye tekrarladım durdum ama kendime bu kadr sözümün geçeceğini bilmiyordum, öğrenmiş oldum.
Neyse 10 gibi kalkalım dedim "ya oturalım ben seni arabayla bırakırım" falan dedi ama "cık ehliyetin yok senin olmazz" dedim. (burada uslu kız oldum)
Sonra metroyla gitmeye karar verdim o da beni durağa bırakacak tabi.
Bu arada benim kafam da "ilk mesajı kim atacak, bir daha buluşacak mıyız, acaba benimle sevgili olmak ister mi" diye bir sürü soru dönüyor derkeeeeen;
Zırtapoz sevgili olma muhabbetine girdi. İnanının bu kadar çabuk beklemiyordum.
2-3 kere sevgilim olur musun cart curt dedi konuyu değiştirdim en sonunda "Sevgilim olmanı istiyorum, Sevgilim olur musun" diye bağırdı cadde de.
Ayy bir utandım bir utandım.
Irıın kırın ettim azıcık sonra "sevgilin olmayı kabul ediyorum" tarzında bi şey söyledim.

İlk defa biri gözlerimin içine bakarak bana teklif etti ve en önemlisi ben ilk defa birinin gözlerine bakıp konuştum..
Biraz tripli biraz alıngan ama zırtapoz iyi ki hayatımda :)


Biz kızlar;
"1.80 boyunda, aşırı yakışıklı, kültürlü, sempatik, zengin, çok tatlı konuşan, güzel giyinen bir sevgili istiyorum"
diye sıralayıp sonra, mehehe öle biri yok diyoruz ya eğilin (burada fısıltı) varmış kızlar !
Zırtapozda hepsi var ve o benim sevgilim benim beniiim :) (Şımardım)
Ve tabi ben burada yine klişeleşmiş bir sözün küçük Emrah'ı oluyorum
"Ayy kıza bak, oy birde çocuğa bak, şu çocuk ne buluyor şu kızda"

2 Eylül 2011 Cuma

Zır - ta - poz :)


Kas kafalı eski sevgili laftan anlamayınca sert bir dille konuşup açık açık her şeyi anlattım.
Zor oldu ama şu an hiç bir bağlantımız kalmadı.
Kırdığım için üzüldüm ama ben ona güzel bir dille anlatmaya çalıştım anlamadı hak etti diye düşünüyorum.
Neyse..

Zırtapoz bu gün buluşmak istedi yine 2. kez reddettim.
Gece 2'de söylenir mi bu gün buluşalım diye.
En az bir gün önce söylemesi lazım ki geceden kil maskemi yapayım, aynanın karşısında bütün kıyafetlerimi deneyeyim yani anlayacağınız buluşma psikolojisine iyice gireyim.
Tabi bunları ona söylemedim bi şekilde kıvırdım.
Küstü yine bana yaa.
Erkeğin alınganı da hiç hoş olmuyor.
Lanet olsun ki ben de hep alıngan erkekleri mıknatıs gibi çekiyorum.

Bir daha ki teklifi ben yapıp gönlünü alacağım.
Hatta bayanlar reddedilmez haberin olsun deyip yerimi hazırladım.
Bu ön hazırlık beni kurtarır umarım :)


Note: Zırtapoz bi kaç gün önce sevgilisinden ayrıldı. Ben eski sevgilimle uğraşırken bunu söylemeyi unuttum size, sorry :/

Deep Note : Kızgınlıkla çocuğa Zırtapoz dedim öyle kaldı ya, değiştireyim bi ara üzülüyorum :/

1 Eylül 2011 Perşembe

Tanrı beni hep yanlış anlıyor.


Ben Sevgilim olsun istedikçe Tanrı bana eski sevgilimi yolluyor.
Bi ara eski sevgilimden bahsetmiştim okumayanlar için Tık tık heh işte yine o kişi bana sardı ya.
Üzmeden, kırmadan başımdan def edeyim diyorum ama olmuyor. 
Onu sevdiğime öyle inanıyor ki ne desem boş.
Yahu 2 sene geçmiş üstünden 2 senedir seni seviyor olsam azıcık belli ederim herhalde kas kafa.
Ay çok sinirlendim ya. Laftan anlamaz, alıngan, yılışık bir şey.
Nasıl çıktım ben bununla diye aklımı kemiriyorum cevap bulamıyorum !
Ben kibar kibar davrandıkça tepeme çıkıyor. 
Baktım olacak gibi değil bastım yaygarayı 
"İstemiyorum diyorum anlamıyor musun, üstüme gelme bu kadar olmuyor işte bıkmadan benle uğraşmaktan git başkalarıyla gez toz eğlen bırak peşimi"den bi girdim "Aşka sadakate inanmıyorum"dan çıktım.
Evet teee oralara kadar getirdim lafı. Sustu sonra. 
Kurtuldum galiba bakalım 2 ay sonra tekrar sarmazsa başarılı olmuş sayılacağım :)

26 Ağustos 2011 Cuma

Sevineyim mi ? Üzüleyim mi ?

18 aydır "allağm şöyle bi sevgilim olsun böyle bi sevgilim olsun " diye dualar edip yalvarıyorum kabul olmuyor.
Fakat dün, "Zırtapoz n'olur Ş'ırfıntıyla çıkmasın Masum Suratla çıksın n'olu n'olur.. " dedim kabul oldu.
Sen beni deniyor musun Tanrım ya :(
Sabırlılık testinden mi geçiyorum, ne yapıyorsun bana :(
Of .
Zırtapoz bey ilişkiyi resmiyete döküp feysbuk'da ilişki yaptı.
Ben de casusu olarak gördüm tabi bunu.
Bu adayında elimden uçuşunu izledim.
Şimdiler de şu şarkıyı dinliyorum;


Mini mini bir kuş donmuştu
Pencereme konmuştu 
Aldım onu içeriye
Cik cik cik.. ötsün diye
Pır pır ederken canlandıııı.
Ve şimdi gelecek olan kısım benim için.
Elleriiim bom boşş kaldııııı.
Bu kısmı daha yüksek sesle tekrarlıyoruz;
ELLERİM BOM BOŞ KALDIIIIIII !

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Zırtapoz !

Bir önceki yazı da bahsettiğim kişi ona ne diyeliiimmm ımm Zırtapoz, evet Zırtapoz olsun.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki ben hala yalnızım ve uzun bi süre daha yalnız kalacağım sanırım.
Zırtapoz başka biriyle çıkıyor ya da çıkmak üzere tam da ben ondan iyice hoşlanmaya başlamışken.
Geçen yazı da şom ağzımı açıp "bakalım bu ne zaman bitecek" demiştim.
Birinizde açma kız şom ağzını demediniz, aşk olsun :(.
Bi kaç gündür konuşmuyoruz. En son konuşmamızda kavga ettik gibi.
Aslında hep kavga ediyoruz ama sonra gelip özür diliyordu bu sefer dilemedi.
Formspring adresine bakayım dedim oradan öğrendim eski sevgilisiyle mi ne barışıyormuş.
Lanet olsun ya, burada ben dururken olacak şey mi bu :)
Aslında ben fark etmiştim bizim Zırtapoz feysbuk'a ne yazsa eski sevgilisi olacak Ş'ırfıntı beğeniyor.
Bi önce ki çıktığı Masum Surat'la barışsa bu kadar takmazdım.
Ş'ırfıntı güzel kız, Masum Surat çirkin.
Allağm Masum Suratla barışsın benim takıntım da geçer o zaman.
Ş'ırfıntıyla barışırsa egom çok pis dağılır.
Allah belanı versin Zırtapoz. Şu yazıya bak casus olmuşum, ajan olmuşum senin yüzünden.




16 Ağustos 2011 Salı

Yeni Biri Vaar :)


Yalnız olmamı benden bile fazla dert eden bi arkadaşım var.
Sürekli bana birilerinin resimlerini gösteriyor sevgili olalım diye 40 takla atıyor.
Sevgilisinin arkadaşları mı dersiniz, kuzenlerimi dersiniz hepsiyle tanıştım yani en azından fotoğraflarını gördüm.
Apaçisi krosu etrafında yalnız kim varsa bana ayarlamaya çalıştı.
Ama ben onun sapı bunun çöpü diyerek hepsine bi bahane buldum.
O da artık pes etti, benim tam bi soğuk nevale olduğumu böyle giderse sonsuza dek sevgilisiz kalacağım sonucuna vardı.
Tabi bu sonuca varmadan önce beni son kez bi kuzeniyle tanışmam için zorladı.
Bu sefer ne çıkacağını bilmediğim için her ihtimale karşı önce facebook’a eklesin dedim.

Ekledi çocuğun fotoğrafları bir gördüm Tanrı’nın özene bözene yarattığı kişi bu olmalı evet yani kesin bu dedim.
 Bu çocuk bana hayatta bakmaz, sümüğünü atmaz triplerine girdim.
Neyse konuşuyoruz internette daha ilk konuşmada telefon numarasını verdi mesaj atarsın çıkıyorum ben falan bi havalar. Atmadım tabi ki.
Ne kadar ağzımın suyu aksada hoop dedim yavaş gel.
Bi kaç kez daha konuştukdan sonra numaraları alıp verdik tabi o ayrı :)
Mayıs ayında tanıştık ve bi kaç haftadan sonra bi daha hiiç konuşmadık.
Bana ‘çok soğuksun ya muhabbet edilmiyor seninle’ dedi.
Evet, bunu bekliyordum.
Aradan 2 ay geçti ve biz tekrar konuşmaya başladık.
Ben biraz daha yakın davranmaya çalışıyorum.
Ve şu an iyiyiz.
Bakalım bu ne zaman bitecek :)

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Pıtırcık var, duygusal şebek.



Geçen yazı da bahsettiğim kişilik onun kendi ismini kullanmak istemiyorum onun adı pıtırcık olsun.
Heh işte pıtırcıkla o günden sonra bayağı konuştuk.
Yine gecenin bilmem kaçı uyumamışım mesaj attı.
Bayağı uzun bi mesajdı.
 "Kübra sen hiç sahip olmadığın bi şeyi kaybetme korkusu yaşadın mı vıdı vıdı dıdı dıdı."
"haha ilahi sen gece gece güldürdün yahu insan sahip olmadığı şeyi nasıl kaybetsin şakacı ehiehi." dedim.
(konuyu saptırmaya çalışıyorum)
"Ben artık dayanamıyorum ne dersin bilmiyorum ama böyle arkadaşça konuşmak istemiyorum. Biz neyiz" falan diye zırvalamaya başladı.
Benim etekler tutuştu "böyle arkadaş olarak iyiyiz yani bence" diyemem tabi.
Sevgili olmak istemiyorum. Üzülsün de istemiyorum ama ot desen üzülüyor bok desen yine üzülüyor.
Bak pıtırcık daha yeni tanıştık ben sana karşı bi şeyler hissetmek istiyorum ama olmuyor yani dedim, demez olaydım.
Yine bi duygusallık "peki sen bilirsin ben hatalıyım cart da curt."
Şimdi diyeceksiniz ki "e yavrucuğum sen değil midin sevgili istiyoruum çoh yalnızım diye başımızın etini kemiren ?"
Evet bendim ama pıtırcıkla tarzlarımız hiç uyuşmuyor.
Çok duygusal. Sürekli vıç vıç konuşalım istiyor.
Ben peşinden koşmadığım, kolay elde ettiğim adama bağlanamıyorum.
Olay sanırım bundan ibaret.

Şey bu ara da ben başka birinden azıcık hoşlanıyorum. Belki bunun azıcık etkisi olmuş olabilir pıtırcık konusunda.
öhhöm neysee ben kaçtım bi ara girip onu da anlatacağımm :)


26 Temmuz 2011 Salı

2 Yeni Mesaj Alındı :)


Sabah uyanıyorum telefonumda 2 mesaj alındı yazıyor.
Bana mesaj atan olmaz kii.
Daha dün gece sms'm bitti ve kalan sms sayım 9645'di.
Mesajlar gece 3'de atılmış.
Beni düşünmüş gece öyle söylüyor. Mesaj atmadan uymak istememiş.
2 kere okudum mesajı.
Yaşamadığım şeyleri yaşıyorum.
Bırakın gecenin 3'ünde 5'inde "seni düşünüyorum uyuyamadım" mesajı atmasını, gündüz boş vaktinde mesaj atmasına bile razı olduğum insanlar oldu hayatımda. Hayvanımsı herifler oldu.
Çok mutlu oldum. Böyle yapınca yakınlaşıyorum çocuğa.

Geçen gün konuşuyoruz "fabrikaya hırsız girdi yea" dedi anlattı.
Ah vah falan dedikten sonra merak ettim "okuduğun bölümle ilgili bi fabrika mı ?"dedim
 "Yok ben bankacılık okudum fabrika bizim" deyince bi öksürük bi gıcık bi yakınlaşma.
Tabi ki paranın bi önemi yok;  mühim olan miktarı :P
Ay yok şaka yapıyorum.
Çocuğa karşı hala bi şey hissetmiyorum.
Lanet duygularım tembelliğe fena alışmışlar, çalışmak istemiyorlar.

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Hahaayytt !




Havalar..
Hava. Sıcak. Çok sıcak.
Buz gibi suyumu içip yazıma başlıyorum.
Öhhööm.
Eveet.
Az önce dışarıdaydım. Annem ablam ben ablamın tercihleri için dershanesine gittik.
Neyse konu bu değil tabi. Eve geldim internete gireyim dedim.
Bi baktım gelen kutusu (1).
Ao O.o) ?
Bi açtım upuzun mesaj.
Okudum. Bir kaç haftadır tanıdığım bi çocuk vardı ondanmış.
Bana karşı hissettiklerini yazmış. Benden hoşlanıyormuş.
Çocuk ne paylaşsam beğenip yorum yapıyordu sürekli konuşmaya çalışıyordu benden hoşlanmaya başladığını düşünmüştüm ama "yook cağnım bana öyle geliyoo yeea" diye bastırıyordum bu düşünceyi.
Mesajı okuyunca dondum kaldım.
Teklif falan değil. Sadece bana karşı hissettiklerini yazmış.
Uzun zamandır kimseyle çıkmadığım ve hayatımda hiç bu şekilde bana açılan birisi olmadığı için ne diyeceğimi bilemedim. Ve ona karşı şuan bir şeyler hissetmediğimi. Henüz bir kaç haftadır tanıştığımızı vurgulayan bi kaç söz zırvaladım yolladım.
Böyle işte. Sonunda benim varlığımı fark eden bi karşı cins çıktı :P
Neyse şimdilik sevgili olmayı falan düşünmüyorum, bakalım zaman ne gösterecekk :)

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Oyuncu Olmak İstiYOM ben yea !

Düşünüyorum da tam bi asosyalım.
Şöyle bi tiyatro kursu dans kursu vs bi yerlere yazılıp azıcık sosyalleşsem diyorum tabi buna şu an imkan yok.
Annem tek başına bizim ufaklığa bakamaz. Ona yardımcı olmam lazım.
Küçüklüğümden beri hep tiyatroya karşı bi ilgim vardır.
Hani izlemeyi falan pek sevmem ama oynamayı severim.
İlkokuldayken belirli gün ve haftaların vazgeçilmez yüzü bendim.
Açıkçası yeteneğim olduğunu da düşünüyorum, çevremden de bu tarz yorumlar alıyorum.
Bak şimdi böyle anlatınca gitme isteğim arttı.
Bu kış bi şeyler yapayım ben.
Bunu iyice, ciddi ciddi düşünmeye başladım.
Lise de olmazsa bile üni'de kesin yani, kesiin ! :)

17 Temmuz 2011 Pazar

başlıkyazmasamsorunolurmuağbi?


Yazmak istiyorum ben ama yazmıyorum, yazamıyorum !
Yalnızım diye zırvalamaktan bıktım, sizde eminim dinlemekten bıktınız.
O kadar sıradan bi hayatım var ki bunu eğlenceli bi dille yazıya dökemiyorum.
Ah bi sevgilim olsun ben o zaman ballandıra ballandıra nasıl anlatıyorum, görürsünüz.

14 Temmuz 2011 Perşembe

Bu Benim Fikrim !



-Sanıyorum ki- kimse bundan sonra beni kolay kolay evlilik fikrine alıştırmaz.
O güzel görünen gelinlikler, mükemmel düğünler, sevdiğin adamın yanında uyanma fikri, her zaman onunla birlikte olma...
Bunlar bile kandıramaz gibi geliyor.
Hele ki bi çocuğum olmasını hiç istemiyorum.
Biliyorum fikirlerim değişecek.
Ama anlık durum budur yani.
"N'oldu yahu ?" diyorsunuzdur hemen açıklayayım.
Bilindiği üzere kardeşim olduğu gibi evin bütün yükü bende.
Dışarı çıkıp gezip tozma diye bi olayım kalmadı.
Eve gelip giden misafirler bitmiyor.
Gelsinler tabi ki misafiri severim ben ama (!)
Gelmeden önce temizlik yapılıyor.
İkram etmek için bir şeyler hazırlanıyor,
Servis yapıyorum,
Misafir gittikten sonra  tekrar temizlik bulaşık bilmem ne.
Sonra annemin doğumdan sonra ölü gibi olduğunu gördüm.
Emzirirken göğüs yaraları yüzünden çektiği acıları gördüm.
Bebeğin bütün gece zırıldaması cabası.
Soğudum yani.
Evlilik falan istemiyorum ben.
Aşık mı oldum birine, çok mu sevdik birbirimizi evliliğe ne gerek var.
Bazen ben ona kalmaya giderim bazen o bana gelir.
Çocuk isterse de -ki niye istesin istemez- o zaman evlenir alırız bi tane.
Evlenmemin de şartları olur.
Çocuk yapmam, alınacak.
Hizmetçi tutulsun. O tutmazsa bende tutarım sorun değil.
Ben onu sıkmam o da beni sıkmasın öyle yuvarlanıp gidelim.
Ohh miss.

Aslında fark ettim de şu yaşlar en güzel yaşlarımız.
Sevgili olmak çok güzel, evlilik kaka.

10 Temmuz 2011 Pazar

Biz hep yalnız kaldık..



Hepimiz hoşlandık birilerinden, sevdik, aşık olduk birisine, birilerine.
Ama karşılıklı ama karşılıksız yaşadık bunları.
Hep karşılık beklesek de aslında en tatlısı karşılıksız olandı bizim için.
Kendimize itiraf edemesek de durum buydu.
Yoksa ne diye elimizde olandan vazgeçip bizi istemeyene açalım ki kalbimizi ?
Niye uzakta olana uzatalım ki elimizi ?


Uzak da olana, ulaşılmaz olana mundar demeyi öğrenmeliydik belki ama öğrenemedik.
Onu sevdik en çok,
Onu istedik en çok.
Canımızı yakmasını sevdik, acıyı sevdik.
Mazoşistlik vardı belki de birazcık hepimizde.
Kabul edemesek de bu durumu sevdik, mazoşistliği sevdik.
Onun yaşattığı acıyı sevdik.
Bekledik. Hep, birlikte olacağımız günü bekledik.
Her yeni güne bu umutla uyandık.
Zaman geçti çektiğimiz acıları da, o acıları çektiren kişiyi de unuttuk.
Herkesi, her şeyi, geçmişi, yaşadıklarımızı unuttuk.
Aynı acıyı; farklı kişilere duyduğumuz, aynı duygular yüzünden yaşadık.
Bittik, tükendik, yitirdik, kaybettik acıya dayanır hale geldik.
ama sonunda hep yalnız kaldık.
Tükenen umutlar yüzünden.
Zamana bırakılan aşklar yüzünden.
Biz hep yalnız kaldık..

9 Temmuz 2011 Cumartesi

İlk mim :)

sevgili MEFISTO beni mimlemiş :)
Ben çok terbiyesiz bi kızım, mimi gördüm fakat hemen cevap yaz(a)madım :(
Daha önce de söylediğim gibi evde bütün işler bana baktığı için doğru düzgün internete giremiyorum.
Çok çok özür dileyerek hemen mimin konusunu söylüyorum :
"evinde yangın çıksa ve tek bir eşya kurtarmak zorunda kalsan neyi kurtarırsın ?"
Hıııımmmm....
Yangın çıksaaaa ayy çok korkarım ben öyle yangından depremden falan  :S
Öhhöm neyse konuyu dağıtmayayım.


Evde yangın çıksa ben direk makyaj malzemelerime koşarım gibi geliyor.
Makyajsız bakkala bile gitmem, Kübra çook acil koşş koşş deseler ben 5 dk'da yüzüme ne sürebiliyorsam sürer öyle giderim.

Yangın anında da bu yüzden koşacağım ilk şey makyaj malzemeleridir.
Belki kıyafet dolabıma bile koşabilirim.

Lakin şu sıra bi yangın çıksa eşyadan önce kardeşime koşarım.
Şu an o benim en kıymetlim :)
 Kısa bir yazı oldu umarım öz de olmuştur :)

Bu yazıyı okuyan herkesi mimliyorum.
Okuyan yazsın :)

7 Temmuz 2011 Perşembe

Ev Hanımlığı Ne Zor, Ne Berbat Bir Şeymiş Yahu.

Blog ah blog.
Yazamıyorum ne zamandır.
Zaten çok sık girip yazmıyordum ama en yazından takip ettiğim okuduğum insanlar vardı.
Şimdi onları okumaya bile fırsat bulamıyorum.
He bu arada annem iyi, çok iyi :)
Böyle yoğunum gibisinden konuştum ama öyle havalı bi yoğunluk değil bu.
Bu yaşımda abla oldum demiştim geçen yazıda.
Cık abla değil anne oldum, ev hanımı oldum.

Annem sürekli kardeşimle ilgilenmek zorunda ve zor bi doğumdan çıktığı için ona iş yaptırmaya kıyamıyorum.
Ablamda çalışmaya başladı.
Anlayacağınız bütün ev işleri bana kaldı.
Öğlen 12'e kadar uyuyorum.
Sonra kalkıp kahvaltı yapıyorum.
Onun bulaşığını yıka evi süpür, sil, toz al derken akşam yemeği vakti geliyor.
Neyse ki yemeği genelde annem yapıyor o arada bende bebişle ilgileniyorum.
Sonra yemek yeniyor bulaşık yıkıyorum.
Hoop Çay.
Her akşam çay mı içilir yahu.
Biz içiyoruz.
Onun bulaşığı derken ben ölüp bitiyorum.
Bi de arada gelen misafirler, annemin süt olsun diye yediği meyveler, içtiği sular var onlardan bahsetmiyorum bile !
Ölüyorum bitiyorum. Sonra da yatıp uyuyorum.
Dün bulaşık makinasını kullanayım dedim.
Yediğimiz gibi hop makinaya doldurmaya başladım annem atladı. Önce onları sudan geçirecekmişiz.
He oldu canım, yıkarım daha iyi dedim ve giriştim yine bulaşığa.
Almayalım o zaman makina.
Sudan geçirip tertemiz dolduruyorum makinaya çalıştırıyorum sonra 'sen ne yaptın ki makina yıkadı' oluyor.
Hiç bi şey göründüğü gibi değil millet.
Özellikle beylere sesleniyorum.
Kadın olmak zor-muş- çokk zor-muş- !

1 Temmuz 2011 Cuma

Şu Yaşımda Abla Oldum.

Evet abla oldum dün gece yani bir kardeşim oldu.
Aramızda ki yaş farkı 17.
Aslında doğum tarihini doktor 27 haziran olarak belirlemişti fakat bizim ufaklık gelmemekte ısrarlıymış.
Perşembeye kadar bekle olmazsa suni sancı vererek normal doğum yaptıracağım demiş.
Annemin yaşı 39 olduğu için normal doğumun onun için daha iyi olacağını düşünüyor.
Sabah 08.30'da hastaneye gitti. 10'da suni sancıyı vermeye başlamışlar gece saat 11'e kadar suni sancı vermişler.
Sonra bi ara annemlerin bağlı olduğu makine ötmeye başlamış, çocuğun kalbi durmuş annem de 13 saat aldığı suni sancı yüzünden berbat durumda olduğu için 'normal doğum falan istemiyorum sezeryana alın' demiş doktorda almış 23.15'de bizim ufaklık zorla dünyaya getirilmiş :)
Biz de ablamla evdeydik babam arayıp haber verince hemen hastaneye gittik.
Bebek o kadar tatlı ki !
Normalde yeni doğan bebekleri 1-2 ay pek sevemem. Kıpkırmızı çirkin bi şey oluyorlar :)
Sonra annemi doğru döndüm o kadar berbat durumdaydı ki. Sanki ölecek gibi yatıyordu.
Hareket edemiyor, sesi değişmiş, gözleri kıpkırmızı olmuş, çektiği sancılar yüzünden çok canı yanmış, o kadar sancıyı çekmesine rağmen normal değil sezeryanla doğum yapmış.
Onu hiç böyle görmemiştim.
Elimi sıkıyor ağlıyor.
Bakamadım yüzüne ağlarken görsün istemedim.
Onu öyle görünce bebekten de nefret ettim bi an.
Onun yüzünden oldu diye sonra düşündüm onun ne suçu var küçücük bebek.
Daha sonra ablamla biz tekrar eve geldik.
Onun bu gün iş görüşmesi olduğu için yattı uyudu.
Ben bütün gece uyuyamadım.
Ağladım durdum.
Annemi böyle görmek istemiyorum.
Umarım çabucak iyileşir..

25 Haziran 2011 Cumartesi

İtiraf Ediyorum.



* Hala yalnızım
* Sevgilisi olanları kıskanıyorum.
* Nerede güzel kız görsem burnunun ortasında sivilce çıkması için dua ediyorum.
* Hiç aşık olamıyorum.
* Yıllarca sevgili kalan insanların arasında ki bağı anlayamıyorum.
* Çok ve çabuk sıkılıyorum.
* Facebook'da ilk defa tanımadığım bi çocuğu ekledim ama sonra utandım sildim. Bunu niye yaptım bilmiyorum.
* Makyajsız halime kendim bile tahammül edemiyorum. Biraz da bu yüzden evlenmeyi düşünmüyorum.
* Değer verdiğim biriyle mesajlaştıktan sonra gelen ve gönderilen bütün mesajları sürekli okuyorum.
* Şu an fake hesaplarımda bi çocuk buldum yüzü çok tatlı ama tarzı kötü onu değiştirmeye çalışıyorum. Bunu da neden yaptığımı bilmiyorum ama topluma kazandırmak lazım çocuğu di mii ? ;D
* Çok eğlenmek istiyorum ama bunu beceremiyorum.

Bu kadar.
Şu an niye itiraf köşesi yaptığımı da bilmiyorum.
Beni böyle de sevin

18 Haziran 2011 Cumartesi

Falanca Filancaa Kimdir ? Meraklısınaa :)

Bendeniz, aslında ben deniz değilim. Falanca Filanca'yım. Şaka bi yana benim bir ismim var elbet.
Kübra'yım ben Kübra :) Tekrar memnun oldum efeniim :)
İşte şu fotoğraftakil benim;




Düşündüm taşındım ben böyle yazıyorum falan ama kimse benim geçmişimle ilgili bi şey bilmiyor.
E anlatayım dedim.
Mayıs '94 doğumluyum.
Şuan 17,5 yaşındayım. Çook gencim ve evet ben de bir ergenim :)
Ve 1.60 gibi kısacık bir boyum var. Aslında aramızda kalsın boyum 1.59 :(
Çevremdeki insanlara Kübra'yı bi anlatın deseniz şöyle derler : Şıp sevdi, takıntılı.
Evet haklılar.
Şıp Sevdi'yim.
Daha öncede söylemiştim. 
Gelelim ilişkilerimeee.
İlk kez 6. sınıftayken biriyle sevgili oldum.
Onu da sevmemiştim ama ne zaman biriyle çıkmaya başlasa giderdim çocuğun yanına "ya ben seni seviyorum yine de o kızla çıkmak istersen çık ama seni sevdiğimi unutma " derdim sonra çıkmaya başlardık.
O beni severdi bende onun beni sevmesini :)
Ne zaman biriyle çıksa yapardım bunu.
1 yıl bu şekilde geçti.
7. sınıfın sonlarında aile dostumuzun benim yaşlarımda bir kızı vardı adı Betül.
Bi gün bunlara kahvaltıya gitmiştik, kahvaltıdan sonra sokakta oturalım dedik
Biz otururken bi çocuk geldi bisikletiyle babamın ve Betül'ün babasının arkadaşının oğluymuş. Uff dedim bu ne !
Sonra çocukta beni beğenmiş ertesi gün gelsin görüşelim demiş. Betül bizde kal o zaman falan dedi kaldım onlarda. Gece başladım "bu çocuk beni yakından görcek beğenmicek ühüüü" diye zırvalamaya "yok beğenir saçmalama" falan diye ikna etmeye çalışıyor Betül beni derken sabah oldu. 1-2 saatlik uykuyla buluştuk çocukla iyiydi. Baya çıktık. Baya dediğim 1 ay :) Sonra ben saçlarıma ilk kez kat attırdım. Güzelim havalıyım moduna girdim ayrıldım ondan da. Sonra o da baya peşimden koştu. Görseniz nasıl da çirkin bi şeyim. Gece kapımızın önüne falan gelirdi beni görmek için. Ahh ahh. Sonra o da unuttu beni.

8. sınıfta dershaneye başladım. Dershaneden kaçıp kaçıp Kent Meydanına giderdim. Sonra orada da birini buldum :)) Her gün görüyordum onu dikkatimi çekiyordu, bende onun dikkatini çekmişim tanışmak istedi.
Çok yakışıklı gelmişti o zaman hayır diyemedim. Çıktık en çok onu sevdim. 1 ay falan çıktık. 2 kere ayrıldı benden yalvardım bırakma diye benim zorumla 1 ay çıktık. Doğum günümde ayrılmıştı benden çok koymuştu yaa.
1 buçuk yıl peşinden koştum tersledi beni hep :(
Face'den silerdi eklerdim çıktıklarıyla uğraşırdım. Bıkmıştı benden artık. 1 buçuk yıl sonra buluşmak istedi, buluştuk. Ben değiştim o değişmiş. Apaçi dedikleri insanlar gibi olmuş. O eski masumluğu kalmamış. İstemediğimi bi şekilde söyledim. Ama en çok onu sevdim.
1,5 yıl onu severken de boş durmadım tabi. 1 sınıftan beri arkadaşım olan Gülşah var. 9. sınıftayken işte 9 yıllık falan arkadaşız. Bi gün geziyoruz Heykel'de bi çocuk gördüm cafenin birinde dürttüm Gülşah'ı gir oturuyoruz buraya diye gösterdim çocuğu da.  Oturmadan önce bi bakış attım çocuğa sonra arkamı döndüm oturdum. Gülşah'da çocuğa dönük oturuyor. O da bayıldı çocuğa. Kesiyor çocuğu. Sonra kalktık bunlar takip ediyor bizi. Baya peşimizden geldiler. En sonunda durdurdu. Tanışmak istedi. Numarasını veriyor ben almadım Gülşah aldı. Sonra bana dönüp sen bana mesaj atarsın dedi. Atmadım. Gülşah attı. Gülşah'dan numaramı almış. Konuşmaya başladık. Adı Adem. Daha önce bahsetmiştim 2 yıl önce çıktık, 2 ayda bir özledim buluşalım der ben terslerim falan diye o işte. Sonra onunla da 40 gün çıktık. En ufak bi kavga da ayrılıyordu. Bi daha ayrılalım dersen bu son olacak dedim inanmadı yine ayrıldı. Barışırız zannediyordu. Barışmadım. Hala umudu var benden.O da öyle bitti. Aslında iyi çocuk.
Sonra yine birileri girdi çıktı hayatıma.
Betül demiştim. O benden güzeldi. O sarışın olduğu için daha çok dikkat çekerdi, dediğim gibi güzeldi ve ben haliyle kıskanırdım onu.
Bi gün bi sevgilimle buluştuk. Betül de var yanımda. 1-2 saat görüştük sıkıldım biz gidiyoruz geç kaldık falan dedim yanından ayrıldım geziyoruz. 5-6 tane yakışıklı çocuk yalvarıyorlar resmen tanışalım diye saçmalamayın gidin falan diyorum gitmiyorlar. Bi baktım hepsi benimle tanışmak istiyor Betül'e bakan yok. Nasıl sevindirik oldum.
Bi tarafım daha az önce sevgilinin yanındaydın lan hayır de şunlara diyo diğer tarafım kanıtla kızım kendini bu fırsat ele gelmez bi daha diyo ve bende kendimi kanıtlamak Betül'ü kıskandırmak adına en yakışıklı olanına numaramı verdim. Adı Aykut. O gün buluştuğum çocuktan da ayrıldım. Aykut'la muhabbeti ilerlettim. Düşüncelerimiz çok uyuyordu. Konuşmaya devam ettik. Bi kaç hafta sonra teklf etti.
Baya da güzel teklif etmişti. Kabul ettim Betül'e anlattım ballandıra ballandıra.
2 ay çıktık ayrıldım ondan da. En uzun ilişkimdi bu arada. Ve ondan sonra da kimseyle çıkmadım 16 aydır da bilindiği üzere kimseyle çıkmıyorum.
Tabi bu arada ben OKS'ye girdim. Sağlık Meslek Lisesi'ni kazandım. İstemeyerek gittim.
1. sene ite kaka geçtim. 2. senemde sınıfta kaldım. 2. sınıfı 2 kez okudum ve şu an 4. sınıf olmam gerekirken 3. sınıf oldum.
Bu sene staja başlıyorum. Arkadaşlarımın da son yılı mezun olacaklar.
Bu öyle zor bi dönem ki.
Sınıfta kalmak çok değişik bi duygu.
Sınıf tekrarı olduğumu duyduğum da yaşadığım üzüntüyü hiç hiç yaşamadığımı fark ettim. Daha önce hiç bir şeye üzülmemişim dedim. Kimsenin başına gelmesin yani. Çok çok berbat bi duygu.

Kısa tutup özet geçmeye çalıştım ama uzunca bi yazı oldu. Umarım sıkmamışımdır :)

15 Haziran 2011 Çarşamba

Nömrası Gizli Sapuğunum Ben senin :*



Sıkıcı bir gün.
Okula gitmedim evde internet başında radyasyon yiyorum.
Baktım telefonumda mesaj var "huha Orkun mu lan" diye düşünürken tabi ki TURKCELL.
Bu sefer kızmadım çünkü bedava dk'larım gelmiş. Hiç tl gitmeden bedava konuşma yapmıştım daa :D
Öhöm neyse..
Kimi arasam kimi arasam diye düşünürken madem Orkun'dan mesaj bekliyordum atmadı bende ona sessiz sapık olurum dedim.
Gizledim numarayı Aradım. Açtı. İki kere alo dedi. Kapattım.
Sonra Ecemi aradım çook yakın arkadaşım olduğunu söylemiştim di mi ?.
Onunla konuştuk baya, kaptınca tekrar Orkun'u aradım.
Kimsin cevap versene ya diye kükredi bana hayvaan !
Bende bekledim bekledim sonra kapadım.
Herkes bunu eski sevgilisine, hoşlandığı çocuğa yapmıştır ve telefonu kapatınca "ayy sesi çoğk tatlı yeaa" demiştir.
Fakat benim hiç böyle olmadı.
"Sese bak böğk, ayrıca hayvan bu ya, yontulmamış odun şu konuşmaya bak " dedim.
Aramızda kalsın  ben o iğrenç dediğim sesi özlemişim. O iğrenç sese sahip kişiyi de :/
Öhhö öhhöm :)
Kem küm :) Off. Utandım.

14 Haziran 2011 Salı

Ben Yalnızım, Ben Yalnızım, Yalnızııımm :(



Merhabaa.
Yine uzun zamandır yazmıyorum çünkü; benim bir sevgilim var, çok mutluyuz, birbirimizi çok seviyoruz, onunla konuşmaktan internete oturmaya vakit bulamıyorum demek isterdim ama durum malesef hiçte böyle değil.
Hala yalnızım, mutsuzum, etrafım "2 kişi arasında kalıyorum yıa hangisini seçiceeğeem" diyen insanlarla dolu.
Ezikliğim en üst seviyede anlayacağınız.
Eski çıktığımla konuşuyorum ama ona karşı hiç bi şey hissetmiyorum falan demiştim geçen yazıda.
Bunu ona söyledim. Artık onunla da konuşmuyoruz.
Ne güzel değil mi :)
Neyse bunun için üzülmüyorum hiç bi şey hissetmediğim birine sevgilim diyemezdim zaten.
Ama artık bi şey hissedebileceğim biri çıksın karşıma yaaa. Lütfenn :( !!11(bir)!!
Şimdi benim için "ouf yıa yine yalnızlık triplerine girmiş bu hatun" diyorsunuzdur eminim o yüzden susuyorum çünkü konuşmaya devam edersem hep yalnızlığımdan mutsuzluğumdan bahsedeceğim.
Gidip biraz yakışıklı çocuk fotoğraflarına bakayım ehehe :)) :P

7 Haziran 2011 Salı

Koccaman Yalnızım.


Fark ettim ki baya uzun zamandan beri yazmıyorum.
Yazmaya karar verdimm :)
Nerede kalmışızzz.
Amaan Tanrım ! Tee Orkun da kalmışızz :)
Yok anneecim ben unuttum Orkun'u.
Hiiç takmıyorum hiiç :)
Abartıyorum şu an fakat gerçekten eskisi kadar takmıyorum.
Dediğim gibi ben şıpsevdinin biriyim.
Haftaya bi bakmışız başka birine ölüp bitiyorum.
Tamam , bu huyumdan çok memnun olduğum söylenemez lakin gelin görün ki çok da şikayetçi sayılmam :)
Sevilecek biri çıktığı zaman söz veriyorum seveceğim.
Gözümü kapatacağım bütüüünn oğlanlara ;)
Ki şuan da herkesi kesen, ouv yea çok tatlııı diye yılışan bi tip değilim.
16 aydır kimseyle çıkmıyorum.
Sevgili ayağına da kimseyi götürmüyorum. Bildiğiniz yalnızım.
Yani baya baya yalnızım, bekarım, dulum, feysbuk ağzıyla ilişkim yok !
Biri olsaa koccamaan sevsem. Ah nerede vah neredee :) ?
Yok mu yan komşunuzun helal süt emmiş oğlu ?
Çok yakışıklı bir kuzeniniz ? hı hıı ?



Şaka bi yana şöyle azıcık yakışıklı, karizmatik, azıcık kültürlü, birazcık yalancı, bazen kibirli, uyurgezer, herkese cimri bana cömert, sevmeye hazır ve nazır biri olsa da sevsek birbirimizi.
Dikkatinizi çekerim hep iyi huy sıralamadım 'yok öyle biri' demeyin diye :)
Bu kadar da düşünceliyim.
Bu saydığım özelliklerin büyük bi kısmına sahip birini istiyorum Allah'ım tşk'ler :)






He bu arada 2 sene önce çıktığım kişilikle tekrar konuşmaya başladık.
Ona karşı hiiç hiiç bi şey hissetmiyorum. Zaten ayrıldığımızdan beri 2-3 ayda bir aklına gelirim.
Özledim, buluşalım, sevgilim olur musun ? muhabbeti döner ben reddederim.
2 ay sonra tekrar başa sararız. Şimdi de bu aşamadayız.
Korkuyorum yalnızlığın tak ettiği noktada teklif ederse kabul ediveririm.
O an'da değil, hayır diyebileceğim an'da teklif et n'olur n'olurr n'olurr :)

29 Mayıs 2011 Pazar

Doğum Günüm.

Dün bilindiği üzere doğum günümdü.
Fsm bulvarındaydık.
1-2 yere girdik oturduk.
Çok kalabalık değildik.
Gezdik eğlendik.
Saat 5 gibi Burger King'e gittik karnımızı doyuralım diye.
Pelin'de saat 6 gibi yanımıza geldi.
Pelin geldiyse Orkun konusu mutlaka açılır.
Bu sefer Beyza açtı. Orkun ışıl ile arkadaş değil mi ya falan dedi Pelin anlattı anlattı.
Özetle; biz arkadaşlarımızla sevişiriz Işıl'ın zaten başka çıktığı var ama Orkun'la da sevişiyor yani bu çok normal falan dedi. Beyza bunları duyunca Orkun'la görüşmene ben izin vermiyorum Kübra konuşma o çocukla falan dedi. Zaten Ecemde aynı şeyi söylüyor. Aslında daha bi çok şey söyledi Pelin ama anlatıp canımı sıkmak istemiyorum daha fazla.
Tabi bu arada Orkun doğum günümü kutladı mesajla. Bende kısa ve önemsemiyormuş gibi cevap verdim.
Yani dün tamamen bitti.
Ben onunla konuşmaya devam etmek istiyorum ama doğrusu konuşmamam sanırım.
Neyse zamanla göreceğiz her şeyi bakalım :)
Planımıza göre 20.00'a kadar takılacaktık fakat ben Pelin'e en fazla 1 saat katlanabildim sonra kalktım eve gittim.
Evde de halamlar varmış hediyeler doğum günümü kutlamalar falan.
Ne iyi bi gündü diyebilirim ne de kötü.
Tek iyi yani kuzenimin çocuğu.
Biz çok eğleniyoruz birlikte.
Bakıın bu da eğlencemizden bi kaç karee :)

[1. karenin açıklaması: Nasıl bi bakış bu be :D
2. karenin açıklaması: Uyuyoruz biz yea :P
3. karenin açıklaması: Yearim lan ben bu veledi :D
4. karenin açıklaması: kız veya erkek fark etmez benim yanımda en az 5 dk kalan çocuk makyaja başlar. ]
Saat 12 gibi yattım uyuyamadım. Düşünüp durduğumu fark edince bunu engellemek için kalktım Okan'ı seyrettim. Ağladım. Okan'ı seyrederken ağlayan tek insanım sanırım :)
En başta söylediğim gibi ben biraz şıp sevdiğim Orkun'u unuturum en kısa zamanda. Geçecek bu da :)

27 Mayıs 2011 Cuma

Yarın Benim Doğum Günüm.

Orkun bu gün yine moralimi bozdu.
Onu görmedim konuşmadım bu gün ama  Pelin'i haftada 2 gün görüyorum ve her gördüğümde mutlaka Orkun'la ilgili moralimi bozmayı becerebiliyor.
(Bu arada ben sınıf tekrarıyım Ecem ile Pelin eski sınıfımdan haftanın 3 günü staj da 2 günü okuldalar)
Öğle molasında kantinde Pelin Ecem Beyza ve ben oturuyorduk.
Pelin'in tiyatroda Onur diye kırıştırdığı bi çocuk var çıkmıyorlar ama çıkıyor gibiler.
Neyse bu onu anlatıyor " Geçen gece Işıllar'daydık 2-3 gibi kapı çaldı biz Onur'la bi odadayız, Orkun'la da ışıl diğer oda da (bu kısmı bana bakarak söylüyor) ben başka yere bakıyorum. Dinlemiyormuşum gibi yapıyorum.
Anlattı anlattı ders zili çaldı sınıflara çıktık.
Benim beynimin içinde sürekli şu cümle dönüyor; 'Işılla Orkun diğer odadalar.'
Sınıfa çıktım, sınıfta samimi olduğum 2 arkadaşım var onlar da sınıf tekrarı daha sınıfa gelmemişler.
Regl dönemimde olmamın etkisiyle olmalı ki koydum kafamı sıraya ağladım.
Sonra sıra arkadaşım geldi.
"N'oldu sana yaa" falan dedi "yok bi şey kem kum derken
sınıf başkanı 'müdüre çeağırıyooo lakoslar gelmeişş ehehe' diye bağırınca sil yüzünü hadi inip alalım lakosları dedi.
İndik. Lakoslar iğrenç sarı renk. Hee bi de lacivert pantolon giyiyoruz biz okul da üzerine sarı renk lakos :)
Hayal edin demek isterdim ama beni öyle hayal etmeyin piliss :)




Neyse esas konu  
Yarın Benim  
Doğum Günüm :)
Çok mutlu olmalıyım ve tabi ki çok güzeell :)




 Hazırlanmaya başladım ojeler, kıyafetlerr, çanta, ruj, ayakkabı her şey tamam.
Maske, saç, makyaj kaldı onların da yarısı şimdi yarısı yarın sabah tamamlanacak.
Ben çok eğleneceğim tamam mııı ??? :)
Babay.

26 Mayıs 2011 Perşembe

Aramız nasıl ?

Cevap veremediğim bi soru var : Orkun'la nasıl gidiyor ?
Höynk ?
İyi desem, değil.
Kötü desem, değil.

Eskisi kadar sık konuşmuyoruz.
Konuştuğumuz zaman da "Araya soğukluk girdi dimi ? Bak ben o kızla gerçekten konuşmuyorum" falan diyor.
Sonra neyse konuyu kapayalım diyor kapatıyoruz.
Ahh. Onu takıntı haline getirmemeliyim !
Cumartesi doğum günümmm :)
Bulvarda bi yerde takılırız diye konuştuk.
Orkun'u çağırsam mı çağırmasam mı diye düşünüyordum Pelin, " ya ben gelemicem galiba canım Orkun'larla fransız sokağına gidebiliriz " deyince çağırmamaya karar verdim.
Belli etmesem de üzüldüm.
Doğum günümün 28 Mayıs olduğunu biliyor en azından bi mesaj atar, atmalı.
Yani ben bi mesaj atmasını bekliyorum.
Neysee
Her şey güzell olacak.
Pozitif düşün Kübraaaa pozitiffff  :)

22 Mayıs 2011 Pazar

Herkese çok yakışan beyaz elbisee :)

Küçük büyük her kızın hayalinde 3 şey mutlaka vardır.
Kıskanılası bir evlilik, göz kamaştıran bir gelinlik, yakışıklı bir prens :)

Her sabah otobüsle Altıparmak'tan geçiyorum ve orada da hep moda evleri var.
Vitrinler de hep gelinlikler.
Böyle kabarık kabarık. Çok güzell.
Dün gece de babamın kuzeninin düğünü vardı.
Otel de havuz başı.
Tam benim istediğim gibi.
Ya havuz başı olacak ya da kır düğünü.
Kapalı alanlarda düğünü sevmiyorum.
Gelinin de gelinliği çok güzeldi.
Sadece onun gelinliği kabarık değildi.
Ben kabarık istiyorum upuzuuuunn duvak istiyorum :)
Dün arkadaşım Ec bizdeydi.
Onunda telefonunda gelinlik modeli görünce anladım ki her genç kız gelinliğin hayalini kuruyor.
İnternette bakıp beğendiğim gelinlik modellerini paylaşmak istedim :)



















Sonuncusu benim favorim.
En çok onu beğendim :)