24 Eylül 2011 Cumartesi

Sana söyleyemediklerim.

Seninle, benimle, biten ilişkimizle ilgili yazacak anlatacak o kadar çok şey var ki
nereden başlasam bilemiyorum.

Mesela haftanın 5 günü her sabah binmek zorunda olduğum bir otobüs var.
Seninle ilk buluştuğumuz avm, öpüştüğümüz kaldırım, benim sana şebeklik yaptığım yollar, 
"sevgilim olur musun" diye bağırdığın cadde, 
seninle buluşmak için bi taraftan parfüm sıkıp bi taraftan koşturduğum sokak, 
kısacası seninle hatırası olan ve seninle adım attığım neresi varsa hepsinden geçiyor.
Hiç birini atlamıyor, hepsinden evet! hepsinden geçiyor bu lanet otobüs.
Ben her sabah bu işkenceyi yaşıyorum.
Unutmak isterken her sabah hepsini sırayla hatırlıyorum.

Haftanın 3 günü staja gittiğim hastane mesela, 
böyle penceresinden bakınca oturduğun semti görüyorum.

Geceleri mesela uyuyamıyorum.
Müzik dinleyip seni düşünmeye başladığımı fark ediyorum.
Engel olmuyorum, seni düşünmeyi çok seviyorum.

Mesajların mesela.
Evet tabi ki silmedim.
Okuyorum tekrar tekrar hepsini.
"Özledim" demişsin sen de,
"Sesini, gülüşünü, sarılmanı"  . . .

Bazen rüyamda sana uzun uzun böyle duygusal mesajlar atıp pişman olduğumu görüyorum mesela.
Rüya da değil, yaşıyorum sanki.
Sonra uyanıyorum ve sana mesaj atmaya seni aramaya cesaretim olmadığını fark ediyorum.

Bazen yorgun olduğum için yatağıma uzanıyorum.
Seni düşünmeye ve ardından ağlamaya başlıyorum.
Duyulmasın diye hızlıca banyoya gidiyorum daha fazla ağlıyorum.
Çok fazla ağlıyorum.
Sonra susup "her şey çok normal ben iyiyim" diye dolaşıyorum.

Kısa sürede sana bu kadar alıştığım için kendime çok kızıyorum.

Ve bunları sana belli etmemek için çok çabalıyorum.

Sevgilimmm.
Sana sarıldığımda hissettiğim o şeftali kokulu duyguyu çok özledim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hadi Sen de Fısılda